Mehmet ALA/ CUMHURBAŞKANLIĞI İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Şişli’de düzenlenen Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi’ne katıldı. Hakan Fidan, “Göç yönetimi konusunda söylem ve politikalarıyla en ön safta yer alan bir ülkeyiz. Buna rağmen bazı batı ülkelerinin düzensiz göçle mücadelede daha fazla çaba harcamamız beklentisi içerisinde olduğunu görmekteyiz. Bu ülkelere izninizle şunu açık bir şekilde sormak istiyorum. Bir terör örgütüne değil de müttefikiniz Türkiye’ye destek verseydiniz, terörle mücadeleyi seferber ettiğimiz, beşeri, siyasi, ekonomik ve askeri imkanları düzensiz göçle mücadeleye sevk etmemiz daha kolay olmaz mıydı? Müttefiklerimizden ve dostlarımızdan teröre karşı ilkeli bir yaklaşım benimsemelerini, terör örgütleri arasında ayrım yapmamalarını bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şişli’de üçüncüsü düzenlenen Stratcom Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi’ne katıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı koordinasyonuyla gerçekleştirilen organizasyonda; başta stratejik iletişimde hibrit tehditler teması olmak üzere, dünyada stratejik iletişime dair gelişmeler, teknolojik yenilikler, uluslararası iletişim, iletişim güvenliği, dezenformasyon ile mücadele ve iletişim ekosistemine dair birçok konu tartışılıyor. Fidan ve Altun konuşmaları öncesinde alanda yer alan medya, iletişim ve teknoloji firma ve kurumlarına ait stantları ve etkinliğin giriş bölümünde sergilenen robot köpeği inceledi. Organizasyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Birleşmiş Milletler Küresel İletişim Departmanı Başkanı Melissa Fleming’in zirveye dair video mesajları da yayınlandı. Zirve’nin açılış konuşmalarını Altun ve Fidan gerçekleştirdi.
“MÜTTEFİKLERİMİZİ ZAMAN ZAMAN TERÖR ÖRGÜTLERİYLE AYNI SAFTA GÖRDÜK”
Fidan, “Görüyoruz ki bugün terör grupları sosyal medyanın yaygınlaşmasından faydalanmaktalar. Haberleşme sistemleri, siber saldırı yazılımları ve yapay zeka kullanımıyla taktik hazırlıklar yapmaktalar. İnsansız hava araçları dahil örgütsel maliyeti azaltacak kabiliyetlere erişim sağlamaktalar. Finansman için organize suç faaliyetleri yürütmekteler. Gıdaya, enerjiye, refaha ve adalete erişim yönündeki küresel krizleri suistimal etmekteler. Bu bakımdan terörizmle mücadelede geçmişin yöntemleri günümüzün ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmiştir. Türkiye bu bağlamda terörle mücadele stratejisini çağın gereklerine göre sürekli temelde geliştiren bir ülkedir. Bu çabalarımızda zaman zaman yalnız kaldık. Zaman zaman dost ve müttefiklerimizi terör örgütleriyle aynı safta gördük. Bu kapsamda emperyal güçlerin maşası haline gelmiş vekil örgütlerle de mücadele etmek durumunda bırakıldık. Yine de doğruları söylemekten asla geri durmadık, durmayacağız. DEAŞ’la mücadele kisvesi altında PKK’ya ve uzantısı YPG’ye, başta Amerika olmak üzere müttefiklerimizin verdiği desteğin büyük bir stratejik hata olduğunu her zaman ve her platformda dile getirdik. Bugün bir kez daha bu kürsüden vurgulamak isterim. Türkiye için yaşamsal bir tehdit olan bu konuda milli güvenliğimizi tahkim edecek her adımı atacak her önlemi alacağız.” dedi.
“TERÖRE KARŞI İLKELİ BİR YAKLAŞIM BENİMSEMELERİNİ BEKLİYORUZ”
Fidan, “Göç yönetimi konusunda söylem ve politikalarıyla en ön safta yer alan bir ülkeyiz. Buna rağmen bazı batı ülkelerinin düzensiz göçle mücadelede daha fazla çaba harcamamız beklentisi içerisinde olduğunu görmekteyiz. Bu ülkelere izninizle şunu açık bir şekilde sormak istiyorum. Bir terör örgütüne değil de müttefikiniz Türkiye’ye destek verseydiniz, terörle mücadeleyi seferber ettiğimiz, beşeri, siyasi, ekonomik ve askeri imkanları düzensiz göçle mücadeleye sevk etmemiz daha kolay olmaz mıydı? Müttefiklerimizden ve dostlarımızdan teröre karşı ilkeli bir yaklaşım benimsemelerini, terör örgütleri arasında ayrım yapmamalarını bekliyoruz. Bu durum devletleri ele geçirmeye çalışan bir taşeron terör örgütü olan FETÖ ile mücadele için de geçerlidir. Türkiye’de belini kırdığımız bu örgütün dünya çapındaki terör ağına da büyük darbeler vurduk. Her geçen gün hareket alanını da daraltmaktayız.” şeklinde konuştu.
“HASTANELERİ VURUP SUÇU BAŞKALARINA ATMAKTALAR”
Fidan, “İsrail’in 7 Ekim Olayları sonrasında Gazze’de ve Batı Şeria’da işlediği savaş suçları bağlamında iki tür dezenformasyonla karşı karşıya kaldık. Bunları İletişim Başkanımız konuşmasında detayla vurgulamıştı.” İfadelerini kullanan Fidan, “Birincisi birçok batılı basın yayın kuruluşunun Filistinlilerin maruz kaldığı insani dramı yok sayan tarafgir tutumudur. Diğeri ise 7 Ekim Olayları’yla sınırlı olmayan İsrail’in gerçekleri perdeleyerek bütün dünyayı inandırmaya çalıştığı kurumsallaşmış dezenformasyondur. İsrail’in bu dezenformasyonunun şu anki kriz özelindeki amacı 6 bini çocuk olmak üzere 14 binin üzerinde sivil Filistinliyi Orta Çağı hatırlatan bir hunharlıkla katletmesini meşru müdafaa kisvesi altında aklamaktır. Bu yüzden hastaneleri vurup suçu başkalarına atmaktalar. Bu yüzden vurdukları sağlık merkezlerinin altında komuta merkezleri, tüneller aramaktalar.”diye konuştu.